10.11.10

Mektup

.......,

Kendi ellerimizle, kendimize gerçeklikler kuruyoruz. Sonra da onun hülyasına kapılıp, anları kaçırıyoruz. Oysa “gerçek” o kadar boşluklarla dolu ki. Mesela sert sandığımız; elmas, kayalar vs. boşluklardan ibaret. Çünkü çekirdeği ile arasında boşluklar olan atomlardan oluşuyorlar.(Eğer futbol sahasının ortasındaki bir sinek, atomun çekirdeği olsaydı, komşu atom, saha dışından başlardı.)

Katı maddelerden oluşan herşeyi “gerçek” kabul ediyoruz. Boşluktan çağırıp, kendi ellerimizle yoğurduğumuz, her seferinde dalga dalga değişen “gerçeklik” hamuruyla zihnimizi besliyoruz.

Minik bir seyahat; Çocukluğundan hatırladığın bir olay düşün. Koku, ses ve hatta tatları bile hatırlayabiliyoruz. Bedenimiz gerçekten orada mıydı? Cevap; hayır. Bugün karşımızda bambaşka biri var. Bir yerden başka bir yere akan madde, anlık olarak bizi oluşturuyor. Kim bilir, daha önce neye varlık kazandırmış, hangi yüzde, hangi nesnede yansımıştı, şuan bizi oluşturan atomlar.

Dünü düşün, biraz önceyi. Bir kaç ay önceyi. Yirmi bir yıl önceyi. Daha fazla ya da azını.

Ben de işte, oradan yola çıktım. Doğum gününü düşündüm, aklımda on yedi, yedi, yirmi yedi gibi rakamlar kalmış. Daha sonra bu toplumsal ve duygusal halden sıyrılıp, kendi penceremden bakınca;

Doğum günü: geçmişteki bir olay. Geçmiş; şimdiki ben. Ben: şimdidir, diye düşündüm.

Geçmiş, şimdiki ben. Küçüklüğünde oynadığın oyunlar, okul yolundaki korkunç köpek, anımsamadığın bir günün nemli havası, yolda gördüğün yaşlının acılı gözleri, okulda öğrendiğin, kutsalların ezber kelepçeleri, gün batarken süzülen geniş kanatlı kuşlar... Bir bir aktılar duyularının çeşmesinden zihnine. Sen oldular.

Bir de, sonra var. Parçalarımızı bir arada tutan, çekimine kapılarak eskidiğimiz; sonra.

Dünya ekseni etrafında saatte 1600km, Güneş kendi çevresinde 70000km hızla dönerken, Samanyolu’nun merkezi etrafında saniyede 220km hızla dönüyor. Samanyolu ise saatte 600km hızla sürükleniyor.

Şimdiyi düşün, biraz sonrayı. Birkaç ay sonrasını. Yirmi bir yıl sonrasını. Daha fazla ya da azını.

Gelecek: sebebini bilemediğimiz neden ve sonuçlar evreni. Gelecek; son ve bilinmez.

Bilinmezliğin korkusu değil, her anın değerini arttıran farkındalıkla, tutunmalı şimdiye.

Sonranın dönüşlerine bağlı günleri anmanın değersiz olacağını düşündüm. Her an yeniden doğan varlığını kutlamak istedim.

Her an son bulan ve başlayan; sonsuzluk ve bir andan oluşan varlığını; hiç ve her şey olan varlığını selamlamak istedim.

Sevgiler

9 yorum:

  1. aklım söylediklerinle düşüncelerimi karıştırıp, iki dakika öncesine gidip geldi. hatta çocukluğumun en hüzünlü yönlerini bile izledim daha önceki iki dakikada. belki sonra ileri canlandı gözümde, çok ilerisi. dönüp geldim şu an'ıma. şaşkınlığım güzel.
    düşündüren yazı için teşekkürler sevgili utkucem.
    bol gülümseme gönderiyorum :)
    güzel günler..

    YanıtlaSil
  2. Bu yazıyı okuduktan sonra geldi aklıma. İlkokul 7. sınıfta Türkçe öğretmenimiz kendimize bir mektup yazdırmıştı. 10 yıl sonrasına. Hepimiz bir yerlerde saklayacaktık onu ve 10 yıl sonra açacaktık. O mektup n'oldu bilmiyorum. Yazdıklarımdan çok azı hatırımda. Mektup, geçmiş ve gelecek demişken yine o proje geldi aklıma. Bu akşam kendime bir mektup yazacağım. 10 yıl sonra okumak için. İnsanlar bu konuda çok garip. Zamanı gelmeden geleceği, zamanı geçince de geçmişi düşünüyorlar. Bence hepimiz biraz buna meyilliyiz. Bunu seviyoruz. Hayatı sevdiren oyun yanı da galiba bu zaten. Biz nasıl ki yaşanmış yada yaşamak istediğimiz anları hayalle ve anılarla doldurmaya çalışıyorsak, aynı şekilde gerçekliğin boşluklarını da tenimizin algısıyla doldurmaya çalışıyoruz. Güzel yazı için teşekkürler dostum.
    Hüzün, mutluluk bir arada. İyi ki varsın.

    YanıtlaSil
  3. @Murshill : Teşekkürler, çok sevindim.

    @Poseidon : Anlatmak istediğim farklı olabailir ama şunu anla die sınırlayamam, sınırları sevmiyorum. Teşekkürler, yorum görünce seviniyorum. Sen de iyi ki varsın, dostum. :)

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Cem,

    Sayısal verilerle bezenmiş güzel bir yazı... Okuduğum ilk yazın olması dolayısıyla yorum yazmak da heyecan verici oldu.

    Öncelikle mantık karmaşalarına sürükleneceğimi sanmadım desem yalan olur, ama iyi toparlamışsın...

    Çocukluğuma, olası geleceğime gittim gittim geldim sayende...

    Kalemine kuvvet dostum,

    YanıtlaSil
  5. Teşekkürler, Eren.
    Sevgiler..

    YanıtlaSil
  6. utkucum eline sağlık güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  7. Okurken keyif aldım Utku'cum eline sağlık 😊

    YanıtlaSil