Gamarelli sergi vitrininden, yeni ruhani lider için
hazırlanmış üç parçalı cüppe gözden kaybolduğunda, Romalılar anlar ki
Kardinaller Meclisi toplantısı çabucak geçecek. Sergideki giysiler; üç beyaz
saf saten cübbe, beraberinde bir kırmızı pelerin, beyaz erminle süslenmiş, herhangi ruhani lidere olabilecek
ebatta, mozzetta[1],bir çift orta boy ayakkabı ve bir hareli
ipekten zuccheto, yani takkeden
oluşur. Giysilerin tümü, Hıristiyanlıkla ilgili manalarla doludur ancak çok uzak
antik kökenlere sahip akisleri vardır.
Kırmızı ayakkabılar, Hıristiyan şehitlerin kanını temsil
ediyor olabilir. Ancak öyküsü daha eskilere dayanır. İsa’nın doğumundan 500 yıl
önce, kırmızı ayakkabılar modanın zirvesindeydi. Giyebilenler aristokrat yahut
gösteriş yapabilecek maddi güce sahip kişilerdi. Çünkü bu deriden ayakkabı,
Akdeniz’deki en pahalı boyayla renklendirilmişti, Fenike “moruyla”[2]. Deri, Etrüsklerle
İtalya’ya gelen Chianina sığırındandı. Bu sığır Floransa bifteğinin soy
yapısını teşkil eder.
Floransa’lı Maurizio
Gucci ve Floransa ve Campani’lı Salvatore
Ferragamo’nun güçlü Etrüsk bağlantıları olan yerlerden gelmeleri tesadüf
olabilir mi?
Muhtemelen, yaklaşık olarak İ.Ö.530-520’lerde yapılmış, Etrüsk
şehri olan Tarquinia’daki bir mezar
resminde kırmızı çizmeler giymiş rahip zamanın modasını anlatırken, konumuza
dair ipuçları veriyor. Augurs Mezarı’nda[3]
resmedilen bu insanların, Roma’yla yakın ilişkileri olması kaçınılmazdır.
Üstelik o dönemde hüküm süren hanedan Tarquinius
olarak isimlendirilmiştir. İ.Ö. 509 yılında, yani mezarın düzenlenmesinden
birkaç yıl sonra, Roma Cumhuriyeti’ni kurduğuna inanılan tiran-katil Bürütüs, anne tarafından Tarquinius’tur.
Sonraki yüzyıllarda, Romalı asiller kırmızı ayakkabılarıyla
övündüklerinde, kadim hale gelmiş geleneği sürdürmüşlerdir.
Kırmızı ayakkabılar, özelliğini giysilere, yine Fenike “moru”, kırmızı çizgilerler
taşımıştır. Senato üyeleri geniş çizgili, süvari olarak bilinen ikinci sınıf
aristokratlar ise dar çizgili kıyafetler kullanırdı.
Hıristiyanlığın gelişinden sonra, kırmızı giyme geleneği
Roma senatosundan “Kutsal Senato, Kardinaller Koleji”ne geçti. Aslında,
kardinal kırmızısı, Fenike morundan türeyen, Roma senatosu kırmızısı yahut daha
ucuzu ve yerini kabuklarının öğütülmesiyle yapılan, kırmız böceğine bırakmış
haliydi.
Ayrıca Papa’ya antik bir Roma unvanı miras kaldı: Pontifex
Maximus[4]. Bu nam, kesine yakın
ihtimalle Etrüsklerden geçmiştir. Antik
Roma Devleti’nde de, dini kurumlarından Pontifler
Koleji'nin en büyük rahibi aynı isimle anılırdı.
Bunlarla beraber, Etrüsk rahip eşyaları da -Augurs Mezarı’nda bir hizmetlinin
taşıdığı, katlanabilir sandalye gibi- aktarılmış miraslardandır. Lituus denen
kıvrık bir asa (Augurs Mezarı’nda
görülebilir.) nihayetinde Hıristiyan papazlar için koyun değneğini sembolize
eder hale gelmiştir. Augurs olarak
isimlendirilen Etrüsk rahipleri tarafından, göğü ve kuşların uçuş şekillerini
inceleyerek geleceği tahmin etmekte kullanılmıştır.
“Küçük kabak”
anlamına gelen, zucchetto’nun kelime
kökeni botanikten değil ama Roma Jüpiter rahipleri (flamen dialis) tarafından giyilen tuhaf başlıktan filizlenmiş
olabilir; Rönesans süresince Papa’ların diğer bir unvanları “Gürleyen Jüpiter”dir.
Bugünlerde Papalıkta, sıklıkla “umbraculum” olarak bilinen gölgelik görülür. Bu onursal güneşlik, “sede vacante[5]”
süresince Papa’nın makamını temsil eder. Umbraculum
da, ilk olarak Etrüsk döneminde ortaya çıkar, Çin’de kullanıldığı gibi,
aristokratları güneş ışınlarından korur.
Öyle görülüyor ki ilk olarak şemsiyeler, yağmurdan çok, güneşten
korunmak için icat edilmiş.
Not: NYR Blogs’ta yayımlanan, Massimo Gatto’nun yazısından Türkçeleştirilerek derlenmiştir..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder