23.12.09

Hazır Zihinlere

“Geçmişi, tekrarlanması olanaksız yüce olayların ve eşi bir daha gelmeyecek yüce kişilerin mucizelerinin toplamı olarak göstermek, sonunda bu anlayıştaki eğitimden geçenlerin çoğunun geçmişi bir kader olarak algılamasına yol açmakta, bu da bugünün itirazsız yaşama ve yaşatma ortamının hazırlanmasına önemli bir katkıda bulunmaktadır.”

Modern Putlar

Sümerler üzerine araştırırken, yurt dışındaki kaynakların da sık sık alıntılar yaptığı, okumadan geçemeyeceğimiz Muazzez İlmiye Çığ’ın bir yazısı yeni yıl yaklaştıkça tekrar paylaşılmaya başlandı.
Kısaca hatırlatmak gerekirse; Yazının konusu Çam Süsleme Geleneği üzerine. Hristiyanların İsa’nın doğuşu adına kutladıkları Noel Bayramı’nın Türklerin Yeniden Doğuş Bayramı olduğunu anlatıyor.

2.12.09

Hareketsiz Sorular

Geçtiğimiz hafta ilk vize sınavlarına girdik. Lisedeki coğrafya öğretmenimin sınavları haricinde, aklımın çalıştığını hissettiğim sınavlarla üniversitede de karşılaşamadım. Bu sınavların basit olduğu ya da benim çok başarılı olduğum anlamına gelmiyor. Ne sorulması gerektiği ya da sınavların amaçları, yöntemleri konusu dışında kalarak, daha geniş bir çerçeveyi alalım. Biz gençlerin kara tablosuna bir çerçeve.

18.11.09

Modern İnsan*

Kadim zamanlarda Mezapotamya’da tohumları atılmış, medeni alemin her alanına uzanmış dallarıyla Sümerliler, ulu bir çınara benzerler.


Bugün düşünebildiğiniz herhangi bir alan yoktur ki onda ilk olmasınlar. Modern zamanların kavramlarına ulaşmak için de mutlaka Sümer kökenli bir basamağı kullanmışızdır.

12.11.09

Yükseklerde

Bugün bilmenin sıradan olduğu, düşünüş sistemimizin temelini oluşturmuş bilgilerin yakın bir zamana kadar bilinmiyor olduğunu öğrenmek her defasında beni şaşırtıyor. O bilinmez zamanların, bilgisiz günlerini yaşamış bugünün tarihi kahramanlarını düşünürüm hemen. Ya da o zaman bilinen ve bugün unutulmuş, saklı kalmış, değişimiş hikayeler aklıma gelir.

Kuşların Aynası

Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisbü karıma*..
..
Aşık Ruhsati. 1835’ten 1911’e kadar olan yaşamının büyük kısmı Sivas’ta geçmiş. Yukarıda okuduğunuz satırlar, onun şiirinden. Zevkle dinlediğimiz, belki zaman zaman mırıldandığımız “Daha senden gayrı aşık mı yoktur?” türküsünün şiiridir bu.

28.10.09

İnsanlığı Kucaklayan Sevgi

Ağustos ayının sıcağında, Endülüs denen yerde dünyaya geldi. Nur ve Ali b. Muhammed’in çocuğu olarak doğduğunda tarih 1165’i gösteriyordu. Adını Muhyiddin koymuşlar. Küçük yaşta hastalanmış, hummaya tutulmuş. Bu hastalık ona akıl dışı özellikler katmış. Asık suratlı kişilerin ona işkence yaptığını ve yakışıklı, güzel kokulu birinin de onlara engel olduğunu düşlemiş hep. Hatta konuşmuş onlarla. “Kimsiniz?” diye sormuş. “Ben Yasin suresiyim seni korumaya geldim.” Cevabını duymuş. Uzun hayallerden, sancılı saatlerden uyanınca babasını başında yasin okurken görmüş.

Bir Nefes

“Buyrun sözü asla soğuk ve gönülsüz söylenmez; Müslümanlar bu gösterişten uzak ağırlamayı her yeni gelene, sınır koymadan veya tereddüt etmeden gösterirler; tıpkı sunulan bir yiyecekle ilgili kusur bulmama adetleri gibi.”

18.10.09

“Konuş ki seni görebileyim.”

Yüzyıllar öncesinden ilettiğim bu cümle Sokrates’e aittir. İnsanlığa fayda sağlamak için edinilen bilginin gereği olarak burada “konuşmaya” karar verdim. Başkalarıyla paylaşmak ve kendi düşüncelerimi geliştirebilmek için “konuşacağım.” Paylaştığım kadar kendimi “görme” şansım da olacak.