20.1.10

“ Ben Neredeysem Yalnızlığın Başkenti Orasıdır.”

Ne zaman bir çocuk görsem Bilecik sokaklarında aklıma şairin mısraları düşer. Mısralarındaki tutkuyu ve yalnızlığı hissederim içimde.
Cemal Süreyya, “hayatımızın alev hali” şiirleri, ve yedi kırlangıç kadarki ömrü.


Lokman şair senin hayatın
Yedi kırlangıcın hayatı kadar
Altısını ardı ardına yasadın
Bir kırlangıcın daha var.

1931 yılında Erzincan’da Cemalettin Seber adıyla doğan şair, yalnızlık ve sürgünlükle hayatının ilk yıllarında tanıştı.

Henüz yedi yaşındayken annesini yitirdi. Bu hüzünle İstanbul’a amcasının yanına gitti ve Beyoğlu 37. İlkokulu’nda öğrenime başladı. Ardından Biecik’e dönerek Ortaokul öğrenimini tamamladı. (1947) Parasız, yatılı olarak kazandığı İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nden 1950’de mezun oldu. Edebiyat’a olan ilgisi de bu yıllarda başlamıştı.

Özdemir Asaf ve Ahmet Muhip Dranas’ın şiirlerini arkadaşlarının defterine yazar ve tekrar tekrar okurdu.

“Sesin nerede kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
Sesin nerede kaldı, kar içindesin”
A. Muhip Dranas

1954’de mezun olacağı Ankara üniversitesi’nde, Mülkiye dergisinde yayınlanan ilk şiiri “Şarksı-Beyaz” oldu. Mülkiye’deki ilk yılları yalnızlık ve yabancılıkla dolmuş, kendini ancak yazılara boşaltabilmiş, hayali arkadaşlarıyla mektuplaşmıştı.

Takma adlarla farklı dergilerde çıkan şiirleri, Garip akımının tıkandığı zamanda edebiyatımıza oksijen oldu.

“Yunus ki süt dişleriyle Türkçenin
Ne güzel biçmişti gök ekinini,
Düşman müşman girmeden araya
Dolanıp bütün yukarı illeri
Toz duman içinde yollar boyunca
Canından sızdırmıştı şiiri;
...”

1957’de babasını kaybetti, “gözü” gibi sevdiği babasını.

“Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum ...”

1966 yazında Tomris Uyar ve Ülkü Tamer’le birlikte papirüs dergisini çıkardı. Geçen zaman, ona üç evlilik ve bir oğul bırakmıştı.

“Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
...”

1972’de “bayan en nihayet” Bircan Sağnak ile tanıştı ve evlendi.

“Yıkıcı bir aşk bu,
Yıkıyor milletin ortasına
Tutku yükünü.
Bölücü bir aşk,
Ekmeği suyu bölüyor
Günde üç öğün.
...”

Geriye kalan bir kırlangıç ömrü kadarlık zamanı bilgelik yıllarıydı. Yazdıkları ve söyledikleri şiiri tanımlıyordu.

“İki şey; Aşk ve şiir, mutsuzlukla beslenir biri, biri ona dönüşür.” Diyordu. Ya da “Şiir hayatın alev halidir, şiir hayatın köpüğüdür.” Demişti.

“Ölüm geliyor aklıma birden ölüm
Bir ağacın gövdesine sarılıyorum.”

En nihayetinde (!), eşi Bircan Hanım’a bıraktığı altı maddelik mirasında; iki tane halı, kütüphane, masanın ortasındaki ve yabancıların yarısı, çiçeklerin hepsi, büyük ayna, bütün kitapların telif hakkının yarısı, kendisini ve bütün notlarını eşine bıraktığı yazıyordu.

1990’ın Ocak ayında “Kehanet”i gerçekleşti ve hayata gözlerini yumdu.

“ölüyorum tanrım
bu da oldu işte
her ölüm erken ölümdür
biliyorum tanrım.
ama, ayrıca aldığın şu hayat
fena değildir
üstü kalsın...”

Not: Ölümünün 20. Yılında Saygıyla Anıyorum. Bu yazı 20 Nisan 2009’da Yazılmıştır.


Bir Söz

“Ne aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz”
Claude Bernard

Bir Şiir

Sert ve sancılı rüzgarlarla doğdum
Mavi sular içinden mavi semaya karıştım
Beyaz ve mutlu bulutla gezinirken
Fezanın aynasında aksimi tanıdım

Kuru ve soğuk rüzgarlarla dondum
Mavi semadan karlı dağlara düştüm
Kara ve mutsuz yeryüzünde erirken
Mavi kardelen seni tanıdım
Utku Cem


Bir Düşünür

"İnsanın özgürlüğü, kendisine karşı yapılanlara takındığı tavırda gizlidir"
Jean Paul Sartre

21.01.2010 Sakarya Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder