..
Güneş dolanırken taze yeşillere, düz ovanın dolgun kalçalarında akar tren. Birkaç sarhoşun dengesiz adımları duyulur paslı demirden.
Pencerede ılık rüzgar uğurlarken nurlu semayı, trenin hasret çığlıkları parçalar bulutları.
Yüklü vagonlar boşalırken bir bir, kanlı gözler bir düşe dalar. Bin huzmeye binmiş gider bir melek "normal" yaşamın tik tak' larında sürüklenerek...
Utku Cem
Akşam Duası
Sapı eğri bir pipo gibi, ağza kurulmuş,
Ya da bir Melek gibi berberin ellerinde,
Yaşayıp gidiyorum işte öyle oturmuş
Bardaklar arasında, duman yelkenlerinde.
Tatlı yaralar açar içimde binlerce düş
Sıcak dışkılar gibi boş bir güvercinlikte;
Bakarım ki yaramın kabukları soyulmuş,
Kanıyor yüreğim altın sıvıyla birlikte.
Sonra, bütün düşleri yalayıp yuttuğum an,
İndirince mideye otuz kırk bardak birayı,
Bir boşalma gereği sıkıştırır o zaman.
Lübnan selvilerinin Tanrısı gibi tatlı,
Sidiğini göklere, yükseklere attıran
Ben kulunuzu bağışlayın siğilotları!
Arthur Rimbaud
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder