Bilemediği nedenlerin rüzgarı getirdi yaşamı, donduğunda kızılca zaman. Yağmurlu, gri günlerimde bulduğum gibi, ebem kuşağıyla doğdun.
Altın hüzmeleri saçından, teninin ve gözlerinin renginden utanıp gün kaçtı geceye. Eşsizliğinin sarhoşluğuyla kapandı gözler hayale, aygın saatlerde kalbe dokundu beyaz güller.
Zaman nasıl sararsa çaresiz hayatın yüzünü çizgilerle öyle sardı ışığın nemli, puslu kalp odalarını.
Mavi kelebek uçuşur hayalin göğsümün bahçelerinde.
Oysa: Yalanda kanatların, masallar antenlerinde, efsanelerin büyüsü gözlerinde, üç günlük ömründe anlamı ararsın.
Dön, gel! Sonsuzluk, anlamı bulsun gelişinle bahçemde.
Yıldırımlar saçan bulutlardan sesimle haykırıyorum; dön, gel!
Bal akan çeşmeler, taze dudaklardan fazlası bu cennet bahçesi; dön, gel!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder