16.9.10
Bir Ruhun Farklı Yüzleri
Her kime baksanız gözlerinde kendinizi ararsınız ya da kaf dağındaki düşlerinizden uçarak gelenleri:
Narcissus’un nefesi tazelenir, kör gözlerde nergisler biter. Başkalarının derinlerinde görür de bir iki yansımanızı, sularında boğulursunuz yanılgı zamanlarının.
Achilles’in güneşten kalkanında saklanır ideal hayaller ya da Aphrodite’in ılık tenine sığınır bilinçsiz beklentiler.
Derinlerde bir öz var, biliyorum. Hissediyorum. Hangi zamandan alırsak alalım ilhamımızı, o özle buluşuyorum.
Kurgudan çıkıp, saf değerlerle kurmaya başladığınızda hayatı, akıl anahtarıyla açıyorsunuz kapıları. Her kapı başka mana aynası, her kapı farklı rayihaların öz dünyası.
Musa’nın öyküsüne yeniden baktım; yanılgı dolu, asi halimle;
Mucizelerini asasıyla gerçekleştiriyor hep, Musa. Asa kelimesinin özüne gittim ben de. Gördüm ki benzer kökten türemiş; asa ve isyan eden. Belki de onca zamandır bize anlatılan Musa’nın asası, Musa’nın başkaldırısıydı. Firavun, büyücüler ve diğerleri de isyan edilen gücün baskısı, bozulmuş toplumsal yapıyı anlatıyordu.
Elbette, kelime araştırmasına gerek kalmadan da salt öyküyü okuyarak aynı öze ulaşılabilir. Farklı yolla benzer sonuca ulaşmamdaki amaç ahenkli, süslü anlatımın bize bir özü vermek istediğine dikkat çekmek istememde.
Bugüne kadar hissedile gelmiş duygular her zihinin şahsi ahengiyle dillenir. Milyarlarca kez tadılmış hazların koynu, farklı gemilerle yeniden keşfedilir.
İster narcissus’un içimizde hayat bulmuş halleri, ister achilles ya da aphrodite’in matematiksel güzellikleri; kurgunun parlak güneşi ısıtsa da içinizi, özden ırak yalanlardadır günleriniz.
Okudukça her tekrarda, adını bile bilmeden kapılıp gider kimi; ister arapça metin, ister bir çift göz. Kimi okur da adını ama uzaktır algıları; ister bin kütüphane, ister milyonca gönül. Kimi yaralıdır dünden; ister kör, ister cani.
Kurgu: Firavun’un büyücüleridir; renkli göz, estetik bakış, süzgün duruşlar... Firavun’un ordusu; toplumsal rol, cinsiyet, ırk, adet, tabu, sınır, renk, sembol, bayraklar...
Asanıza sarılın ki bin mucizeyle bir cennet insin gökten; İsyan bayrağını dalgalandırın ki Firavunlukları yıkıp ulaşın öze.
Sonra; Her kime baksanız önce özüne selam durursunuz, onlarla varlığınız anlam bulur.
Zaman sonra; solar nergisler, achilles’in topuğuna değer bir bakış ya da aphrodite parlar gecede. Zaman diğer öz.
Her mana aynı öze varır, her özden bakışın kokusu aynı, farklı tenlerde. Yüzleri farklı olsa da bir ruhun.
Utku Cem – Eylül 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder