Güç kimin elinde olmalı: azınlık mı, çoğunluk mu? Gücü
azınlığın elinde toplamak – monarşi, diktatörlük veya oligarşi – gücün kişisel
yarar için kullanımıyla sonuçlanmaya eğilimlidir. Gücün çoğunluğa
dağıtılmasındaysa – demokraside olduğu gibi – bireysel oylar önemini yitirir,
pek çok seçmen cahil, ön yargılı ve yanlış yönlendirilmişliği sürdürür.
Bu bir ikilem.
Cumhuriyetçi, temsili demokrasi bu ikilemi çözmeye
çalışıyor. Denetleme ve denge, yasama, hukuk kanunları ve seçilmiş temsilciler liderleri
halka karşı sorumlu tutmak için tasarlanırken cahil kitlelerin aptallıklarını
kısıtlamaya çabalar. Hepsinden öte, bu kurumlar düzgün de çalışıyor: genellikle
demokrasiyle yaşayan insanlar en yüksek yaşam standartlarına sahipler. Fakat ya
daha iyisini yapabiliyorsak?
Epistokrasi denen alternatif politik sistemi göz önüne
alalım. Epistokrasiler temsili demokrasiyle benzer kurumlara sahipler: gücün liberal
anayasal sınırlarla tatbiki, seçilmiş temsilciler, hukuk kanunları, denge ve
denetleme ve yasama. Ancak demokrasi her vatandaşa eşit oy hakkı verirken,
epistokrasiler kanun yoluyla politik gücü bölerek, bunu bilgi ve liyakate göre
dağıtıyor.
Burada mesele, bilge insanların yönetmeyi hak etmeleri değil
– elbette öyle değil – fakat geri kalanların siyasi kararlar verecek liyakate
konu olmayı hak etmemeleri. Siyasi kararların büyük sonuçları vardır ve
demokrasiler bu kararlarda cahil ve liyakat sahibi olmayanları görevlendirirler.
Demokrasiler kanun ve politikaları ortalama seçmeni cezbetmeye yönelik
geçirmeye yöneliktir, buna karşın ortalama seçmen Ekonomi, Tarih, Sosyoloji ve
Siyaset Bilimi 101’den geçemezler bile. Deneysel çalışmalar genellikle
seçmenlerin daha iyi bilgilendirildiklerinde farklı politikaları
desteklediklerini gösteriyor.
Seçmenler iyiye eğilim gösterirler fakat iyiyi seçmek, iyi
kalplilikten ötesini gerektirir. Büyük sosyal bilimsel bilgi gerektirir: pek
çok vatandaşta olmayan bilgiyi. Çoğu seçmenin bir şey bildiği yoktur ancak
bazıları bir şeyler biliyordur. Liberal
cumhuriyetçi epistokrasinin hedefi en az bilgiye sahip seçmenin gücünü
azaltarak veya daha iyi bilgilendirilmişlerin gücünü arttırarak demokrasinin
dezavantajlarından korunmayı sağlamaktır.
Epistokrasinin, bazılarının diğerlerinden daha iyi çalıştığı
kurumsallaşma yöntemleri var. Örneğin epistokrasi, temel politik bilgi sınavını
geçinceye kadar vatandaşlarının oy hakkını tanımayabilir. Her vatandaşa bir oy
hakkı verebilir fakat belirli testleri geçen veya kimi referanslar almış
vatandaşlarına ilave oy hakkı verebilir. Bütün kanunları normal demokratik
yolla geçirebilir ancak kötü tasarlanmış yasaları veto hakkını uzmanlara
verebilir. Mesela ekonomi danışmanları kurulu kira-kontrol yasalarını veto etme
hakkına sahip olabilir, aynı anayasayı ihlal eden kanunları yüksek mahkemelerin
veto edebilmesi gibi.
Veya epistokrasi, her vatandaşın oy vermesine izin verirken
aynı zamanda temel politik bilgi sınavını ve demografik bilgilerini vermesini
gerekli kılabilir. Böyle bir veriyle, herhangi bir istatistikçi kamunun “entelektüel
tercihlerini” hesap edebilir. Bu da, sadece daha iyi bilgilendirildiklerinde demografik
olarak tanımlı seçmen nüfusunun neyi destekleyebileceğini gösterebilir. Bir
epistokrasi böylece kamunun mevcut aydınlanmamış tercihlerindense entelektüel
tercihlerini somutlaştırabilir.
Esas belirleyici soru siyasi liyakat veya temel politik
bilginin ne olduğu (ve neyin belirleyici olduğuna kimin karar verdiği). Çıkarcı
politikacıların siyasi liyakat sınavını kendi yararlarına teçhiz etmelerini
istemeyiz. Daha önceden var olan, geniş kabul görmüş testler kullanılabilir;
Birleşik Devletler vatandaşlık sınavı örneğin veya Amerikan Ulusal Seçim
Çalışmaları’nın 60 yıldır kullandığı soruların benzerleri. Bu sorular – mevcut başkan
kimdir? Federal bütçenin en büyük kalemi hangisidir? - kolaylıkla doğrulanabilir ve tartışmasız,
ilaveten doğru cevap verilebilir olup, seçimlerde “önemi olan” politik bilgiyle
güçlüce uyumludurlar.
Epistokrasiye yönelik genel itiraz – en azından politika
filozofları arasında –herkesin eşit olduğu fikrinin ifadesi için demokrasinin
gerekliliği konusudur. Bu oldukça ilginç bir iddia. Demokrasi politik bir
sistem, şiir veya resim değil. Buna rağmen insanlar oy hakkına onur belgesiymiş
gibi davranıyorlar, sanki toplumun sizi ulusal kulübün tam bir üyesi olarak görmesi
için gibi. (Suçluları oy hakkından mahrum etmemizin nedenlerinden biri budur.) Ancak
oy hakkının, tesisatçılık veya tıp lisansından daha anlamlı olmadığı
görülebilir. ABD bana bu gibi lisanslar vermiyor diye, kendimi diğerlerine
nazaran aşağılanmış görmüyorum.
Diğer bir mesele, eşit oy hakkının devletin bizim
çıkarlarımıza cevap vermesi için gerekli olduğudur. Ancak hesap böyle
işlemiyor. Pek çok büyük seçimde, ancak piyangoda kazanma şansım olduğu kadar
bir farklılık yaratma şansım var. “Bizim” nasıl oy verdiğimiz önemli, fakat herhangi
birimizin veya bir oyun hiçbir önemi yok. Politika teorisyeni Ben Saunders’ın
söylediği gibi: bir demokraside, her bir bireyin gücü öyle küçüktür ki eşitlik
için ısrar etmek, eşit birer dilim kektense kırıntılar üzerinde tartışmak
gibidir.”
Diğer yandan, (en azından şuan) belirli demografik grupların
(zengin beyazlar gibi) temel politik bilgi sınavını geçmeleri diğerlerinden
(fakir siyahi kadınlar) daha olası gözüküyor. Dolayısıyla endişe epistokrasinin
diğerlerinin üzerinde bazı grupların çıkarlarını destekleyeceğidir. Ancak bu
endişe abartılmış olabilir. Siyaset bilimciler düzenli olarak yaptıkları
çalışmalarda, bireylerin oylarının kendi çıkarlarındansa ortak iyi olana verdiklerini
buluyorlar. Dahası, bilgisiz beyazların gücünün azaltılması, fakir siyahi kadın
için demokrasinin ürettiklerinden daha iyi sonuçlar üretebilir.
Tabii ki, epistokrasi sistemi istismarla karşılaşabilir. Her
şeyin yanlış yürüdüğünü hayal etmek zor değil. Fakat aynı şekilde bu demokrasi
için de geçerli. Daha ilginç olan soruysa, hangi sistemin bütün ayrıntılarıyla en
iyi çalışabileceği. Nihayetinde, epistokrasiyi teknokratların elit grubu veya “filozof
krallar” olarak resmetmek hatadır. Fikir daha çok: demokrasinin yaptığını fakat
daha iyisini hedefliyor. Hem demokrasi hem epistokrasi gücü çoğunluğa dağıtıyor
ancak epistokrasi bilgililerin, cahil veya yanlış yönlendirilmişlerce
bastırılmadığından emin olmaya çalışıyor.
Jason Brennan
Tercüme: Utku Cem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder