Agalmatofili: İnsanların heykel veya diğer cansız insan benzeri nesnelere karşı duyduğu seksüel çekimi açıklayan parafili.
Evvela Pygmalion'un öyküsünü ele almadan, kimse antik dünyadaki bu kavramı tarif edemez. Özellikle 'Dönüşümler'in yazarı (Kitap 10.243-297), Ovidius'in anlatımı olmadan.
Pygmalion, biçim verdiği bir kadın heykeline aşık olur. Ovidius şöyle diyor: "miratur et haurit / pectore Pygmalion simulati corporis ignes" - "Pygmalion hayretine düştü / kalbindeki bu imgeye tutkuyla bağlandı."
Yaratımına şehvetiyle kendinden geçti: "oscula dat reddique putat loquiturque tenetque/ et credit tactis digitos insidere membris/ et metuit, pressos veniat ne livor in artus".
"Öpücükler konduruyor ve karşılık aldığını düşünüyor; onunla konuşuyor ve dokunuyor; parmaklarının yaşayan kollara dokunduğuna inanıyor; ve korkuyor şayet kendi ağırlığı onun kol ve bacaklarını yaralarsa diye."
Pygmalion, birinin yaşayan başka birine verebileceği tüm aşkla sarıyor yaratımını. Aşkının sembollerini taşıyor, hatta yatağına taşıyor onu ve başını yumuşak yastıklara yerleştiriyor, "sanki hissedecekmiş gibi" (tamquam sensura: 269).
Bu yüzden, Venüs bahtsız adama acır ve eserine hayat verir. Dönüp bir kez daha öpüp, göğüslerini kavradığında -bariz ki tek düşünebildiği bu- eli altındaki heykelin yaşamaya başlamasıyla şok geçirir.
Şüphesiz hayretler içinde kalmış, ne gözlerine ne de ellerine inanmıştır. Ovidius: "rursus amans rursusque manu sua vota retractat" - "Tekrar ve takrar aşık eliyle "göğüslerini?" yokladı."
Ancak Pygmalion'un öyküsü -veya en azından Ovidius anlatımı- gerçek olaylardan etkilenmişti. Grekler, insan formlu heykellerin nasıl erotikleştirlieceğini kesinlile biliyorlardı. Buna, Knidos Afrodit'inden daha iyi bir örnek olamaz.
Bu heykel, usta heykeltıraş Praksiteles tarafından yapılmıştı. Yaşlı Plinius'ye göre (Natural History 36.20), bu heykel antik dünyada herhangi diğerlerinin en üstünü görülüyordu. Fakat ilk çıplak kadın betimlemesi olduğundan, biraz tartışmalıdır.
Praksiteles bu heykelden iki tane yaptığını söylemiş, biri çıplak biri giyinik. İstanköy'lü ahali, giyimliyi seçtiler - namuslular! Buna karşı, Knidos halkı çıplağı kaptılar - ki çabucak turist kapanı geldi.
Plinius ayrıca, heykelin mabede yerleştirildiğini söylüyor: "tamamen açıktı, böylece tanrıça her yönden görülebiliyordu." Notlar yalnızca her açıdan heykelin güzelliğini yorumlamaz, aynı zamanda popülerliğine de işaret eder.
Yine de, bazıları bakmaktan fazlasını yapmak istediler. Aynı bölümde Plinius şu anekdotu düşüyor: "Heykele aşık bir adam, gece tapınağa saklandı ve onu samimiyetle kucakladı; bir leke adamın şehvetinin tanığıdır."
Buna ilaveten, aynı heykelin tesirinde ele alınan Samsatlı Lukianos'dan "Erotes" var. Karakteri Charicles de heykelin şehvetiyle alt edilir ve "tanrıçayı ısrarlı dudaklarıyla öpmeye başlar" (13).
Samsatlı Lukianos ayrıca Afrodit'in baldırlarında leke bırakan gençten de bahseder, "leke tanrıçanın nelere tahammül ettiğinin şahididir." Şu detayı ekliyor; söz konusu genç, kendini bir tepeden aşağı atmış - belki de utancı yüzünden?!
Fakat böyle olayları antik tarihin alemlerine mahsus görmekle hata yapabiliriz. Madame Tussaud gibi kurumlar heykellerinin seksüalizasyonuyla baş etmek durumundalar. Bakınız: Haber
İnsan formunun erotikleştirilmesi şaşırtıcı değil fakat cansız nesnelere yaşayan hisler beslenmesi ve onların cinsel nesneleştirilmesinin antik yazarlarca anlatılması kesinlikle çok "ilginç".
Kaynak: EcBlogue: A Classics Blog
Jean-Leon Gerome - Pygmalion ve Galetea |
Pygmalion, biçim verdiği bir kadın heykeline aşık olur. Ovidius şöyle diyor: "miratur et haurit / pectore Pygmalion simulati corporis ignes" - "Pygmalion hayretine düştü / kalbindeki bu imgeye tutkuyla bağlandı."
Ovidius - Dönüşümler |
Yaratımına şehvetiyle kendinden geçti: "oscula dat reddique putat loquiturque tenetque/ et credit tactis digitos insidere membris/ et metuit, pressos veniat ne livor in artus".
"Öpücükler konduruyor ve karşılık aldığını düşünüyor; onunla konuşuyor ve dokunuyor; parmaklarının yaşayan kollara dokunduğuna inanıyor; ve korkuyor şayet kendi ağırlığı onun kol ve bacaklarını yaralarsa diye."
Pygmalion, birinin yaşayan başka birine verebileceği tüm aşkla sarıyor yaratımını. Aşkının sembollerini taşıyor, hatta yatağına taşıyor onu ve başını yumuşak yastıklara yerleştiriyor, "sanki hissedecekmiş gibi" (tamquam sensura: 269).
Pygmalion ve Galatée, 1797 - Louis Gauffier |
Bu yüzden, Venüs bahtsız adama acır ve eserine hayat verir. Dönüp bir kez daha öpüp, göğüslerini kavradığında -bariz ki tek düşünebildiği bu- eli altındaki heykelin yaşamaya başlamasıyla şok geçirir.
Şüphesiz hayretler içinde kalmış, ne gözlerine ne de ellerine inanmıştır. Ovidius: "rursus amans rursusque manu sua vota retractat" - "Tekrar ve takrar aşık eliyle "göğüslerini?" yokladı."
Ancak Pygmalion'un öyküsü -veya en azından Ovidius anlatımı- gerçek olaylardan etkilenmişti. Grekler, insan formlu heykellerin nasıl erotikleştirlieceğini kesinlile biliyorlardı. Buna, Knidos Afrodit'inden daha iyi bir örnek olamaz.
Knidos Afroditi |
Bu heykel, usta heykeltıraş Praksiteles tarafından yapılmıştı. Yaşlı Plinius'ye göre (Natural History 36.20), bu heykel antik dünyada herhangi diğerlerinin en üstünü görülüyordu. Fakat ilk çıplak kadın betimlemesi olduğundan, biraz tartışmalıdır.
Yaşlı Plinius |
Praksiteles bu heykelden iki tane yaptığını söylemiş, biri çıplak biri giyinik. İstanköy'lü ahali, giyimliyi seçtiler - namuslular! Buna karşı, Knidos halkı çıplağı kaptılar - ki çabucak turist kapanı geldi.
Knidos'un Konumu |
Plinius ayrıca, heykelin mabede yerleştirildiğini söylüyor: "tamamen açıktı, böylece tanrıça her yönden görülebiliyordu." Notlar yalnızca her açıdan heykelin güzelliğini yorumlamaz, aynı zamanda popülerliğine de işaret eder.
Yine de, bazıları bakmaktan fazlasını yapmak istediler. Aynı bölümde Plinius şu anekdotu düşüyor: "Heykele aşık bir adam, gece tapınağa saklandı ve onu samimiyetle kucakladı; bir leke adamın şehvetinin tanığıdır."
Pygmalion ve Galatée - Louis Jean Francois Lagrenee |
Buna ilaveten, aynı heykelin tesirinde ele alınan Samsatlı Lukianos'dan "Erotes" var. Karakteri Charicles de heykelin şehvetiyle alt edilir ve "tanrıçayı ısrarlı dudaklarıyla öpmeye başlar" (13).
Samsatlı Lukianos |
Samsatlı Lukianos ayrıca Afrodit'in baldırlarında leke bırakan gençten de bahseder, "leke tanrıçanın nelere tahammül ettiğinin şahididir." Şu detayı ekliyor; söz konusu genç, kendini bir tepeden aşağı atmış - belki de utancı yüzünden?!
Fakat böyle olayları antik tarihin alemlerine mahsus görmekle hata yapabiliriz. Madame Tussaud gibi kurumlar heykellerinin seksüalizasyonuyla baş etmek durumundalar. Bakınız: Haber
İnsan formunun erotikleştirilmesi şaşırtıcı değil fakat cansız nesnelere yaşayan hisler beslenmesi ve onların cinsel nesneleştirilmesinin antik yazarlarca anlatılması kesinlikle çok "ilginç".
Kaynak: EcBlogue: A Classics Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder